Damlaya Damlaya

08
Eser No: 8
Sayfa: 262
Baskı: 2. Baskı
Tarih: 1997
Takdim İçindekiler Fragmanlar
Damlaya Damlaya
Yılanlı Kuyudan Notlart

Takdim

"Yılanlı Kuyudan", Üstadım'ın ismini sonradan "Cinnet Müstatili"ne çevirdiği, hapishâne hatıralarını çerçeveleyen bir eseri... O, "Cinnet Mustatili"ne çevirdi ve bir nevî çile çekilen dekorda insan yerine, doğrudan doğruya "çile çeken insan"ı vurgulamak üzere dekoru ona çerçeve gösterdi, pek de iyi yaptı ama, benim içinde "Yılanlı Kuyudan" ismi, eserin kendi keyfiyetinden ayrı olarak zengin tedaîlerle yüklü bir mısra gibi hep yaşadı, yaşıyor... Yılanlı kuyu; toprağa bağlanmakla ideali aramak arasındaki bir berzahta kıvrandığımız bu dünya hayatının ta kendisi... Lûgatte bile, "yılan" ve "canlılık, hayat" mânâlarının aynı kelime kökünde birleşmelerindeki derin sır da bu olsa gerek!..

"Yılanlı Kuyudan Notlar"... Bu eser, malûm soydan bir zindan edebiyatı değil, o zindanı "zindan içinde zindan" gören ve onun da içinde bulunduğu en geniş çerçevede hayat ıstırabımızı, çabamızı, en aleladeden en giriftine kadar başvurmalarımızı ve tesbitlerimizi, bir kabta toplanan damlalar hâlinde gösteriyor!..

Damla damla birikim... Belirli bir zaman sürecinde kronolojik şekilde tarih tesbitiyle yerini alan damlalar, bir kabta toplanışıyla "önce ve sonra" keyfiyetiyle altüst, "bir kab su" bütünlüğü ve formasyonuna kavuşuyor... Hayâller, gerçekler, tahliller, terkibler ve tabiî ki tesbitler harmanı bir bütün!..

Malûm soydan zindan; bu eserde ondan pek birşey yok... Ama "murakabeyi kuvvetlendiren bir imaj" gibi olmanın ötesinde, malûm soydan zindan, zindanda çile dolduran kardeşlerimle yaşayan, kinlenen ve öc alma peşinde koşan yanımla, benim ayrılmaz bir parçam... Sözkonusu mânâyı, Üstadım'ın sonradan "Cinnet Müstalili"ne çevirdiği "Yılanlı Kuyudan" isimli eserinin hatırlanışına ve hatırasına katınız!..

"Damlaya Damlaya Göl Oldu"; eserin, günü değerlendirme ve ufak tefek polemik çizgilerini toplayan, hem keyfiyet ve hem de kemmiyet itibariyle zayıf bu ilk baskısına nisbetle elinizdeki ikinci baskısı, hem keyfiyet, hem kemmiyet ve hem de tertib açısından ondan farklı iken, onu bir kök hâlinde içinde barındıran ve temel -birikim- mantığına bağlılığı yönünden, külliyatımız içinde onun numarasını aldı ve ikinci bakısı oldu.